13 Eylül 2015 Pazar

İçimizdeki Şeytan




  Bu aralar her yerde, herkesin dilinde aynı yakarışlar... 'Ülke bu haldeyken şuna bak ne ile uğraşıyor! Bilmem nerede bilmem ne yaparken bağıranlar şimdi nerede hııı!'...

  Herkesin birbirini eleştirdiği, dangozun dangozca, sözde demokratların daha da sığ bir yaklaşımla ama hepsinin birbirlerini aşağılayarak, yererek yaptığı o büyük ironiden bahsediyorum.

  "İronik olmayan şey kaldı mı be Buse!" dediğinizi duyar gibiyim.

   Doğru, ironinin en büyüğü ise; ülkenin bir tarafı kan gölü iken

   Ve bunu ülkenin yayın organları nesnel bir gerçeklikle göstermezken

   Ya da  göstermeye çalışanlarının açıkça 'haddi' bildirilirken (bununla kalmayıp Gezi'deki polise ikramiye verilmesine benzer; bu olayın faili de parti myk üyeliği ile ödüllendirilirken)

    Yani mevzu düşünmek istemeyene, görmek istemeyene beş beden büyükken;

   Ülkenin diğer tarafının gündüz 'İşte Benim Stilim'de, gece 'Rising Star'da takılıp adeta paralel evrende yaşıyor olması..

  Ve dahası bizim böyle bir ortamda hala bir nebze kalmış akıl ve ruh sağlığımızla mucizevi bir şekilde hayatı bir yerinden de olsa yakalayabiliyor olmamız...

  İşte ben de bugün o yakaladığım yerden yazıyorum size...

  Okudukça günümüz insanının yansımasını birebir bulduğum,

  Benim klasiklerim arasına çoktan girmiş olan "İçimizdeki Şeytan"...

  Sabahattin Ali; kendisi hakkında herkes kadar  bilgiye sahipken,

   meşhur "Kürk Mantolu Madonna"sını okuyarak yakınına yaklaştığım,

   sonra da dönüp dolaşıp, kalemine sığındığım bir yazar oldu...

  Tavsiye ettiğim her arkadaşıma bendekini hediye edip yenisini aldığım ve yine hediye ettiğim kitap; "Kürk Mantolu Madonna"...

  Aynı kitabı beşinci kez satın almanın keyfi ise, bir öncekini hediye ettiğiniz insanın gözlerindeki pırıltıda saklı oluyor...

  Gelelim "İçimizdeki Şeytan"a...

  Bence bir yazarın karakterine yaşattığı ve aslında hayatımız boyunca hepimizin yaşadığı gel gitleri,

  Herkesten, herkesten kaçıp, kendimizden kaçamadığımızı en güzel anlatan romanlardan biri...

  Gidişatı, karakterleri hakkında bir bilgi vermeyeceğim, çünkü okudukça kendi içinize döneceğiniz bir kitap olduğunu düşünüyorum.

   Benim iç dünyamın kalıntılarının üzerinden okumamanız için,

  O gel-gitleri kendi içinizde bizzat kendinizle yaşamanız için

  Bir yandan da Ali'nin bu kadar iyi hissettiren kalemine hayranlık duymanız için hiçbir içerik paylaşımı olmayacak...

  Ben sadece bendeki etkilerini paylaşacağım, gerisi okuyana kalacak...

  İçimizdeki Şeytan; aslında ismiyle kendini öyle güzel anlatıyor ki üzerine söz söylemeye, o büyüyü bozmaya korkuyor insan...

  Sanırım Sabahattin Ali'nin farkı da burada saklı zaten...

  Öyle bir yerden dokunuyor ki size; kendinize söyleyemediklerinizi hiç beklemediğiniz bir anda, belki bir sayfa, belki beş satır sonra öyle bir yapıştırıyor ki yüzünüze, bir durup sindirmeyi beklemeniz gerekiyor...

  Kadın olmayı da anlatıyor, erkek olmayı da... Son kertede iş insan olmaya gelince ne oluyor onu da anlatıyor...

  Özellikle son günlerde ülkemizde olan olayların sırrının bu kitapta anlatılanla çok yakın bir ilişkisi olduğuna inandığım için bu yazıyı böyle bir zamanda paylaşmayı uygun gördüm.

  Sözü uzatmadan naçizane tavsiyemi verip, çekiliyorum...

  Belki gerçekten hala farkında olmayan vardır diye söylüyorum; bu kitabı sadece bir roman olarak okursanız kitaba haksızlık, kendinize kötülük etmiş olursunuz.




                                                                                                         Busi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder